1 Ekim 2016 Cumartesi

Varisin doğal tedavisini sizler için araştırdım ve geliştirmeye devam edeceğim bakalım tedavi yöntemleri bizi gerçekten tatmin edebilir mi?

Nedir bu varis? 
Varisin tanımını, nasıl ve ne şekilde oluştuğunu , cinsini ve türünü, hakkında ne varsa hepsini öğrenmeye başlayalım..

 tanım;

Varis çok can sıkıcı bir durumdur. Bende de vardı ve çok rahatsızlık veriyor biliyorum. Yazın şort giydiğinde mesela kılcal damarlarım görünüyor mu , acaba bacağıma mı bakıyorlar  düşünceleriyle paranoya yapmaktan tüm gününüz böyle heba olur. Sizlerle bu paylaşımı yapmayı bu yüzden gerekli gördüm. İnternet üzerinde uygun pratik ne varsa oradan ilerleyeyim dedim zira doğal yöntemler her zaman diğer yöntemlere göre kimyamızı çok daha az bozan şeyler.
 Doğam gereği hep doğal tedavi taraftarı oldum (ama çok elzem durum söz konusu olduğunda tabi ki tıp bilimine başvuruyorum).
Mesela ne yapıyorum? 
İnce eleyip sık dokuyarak önemli bulduğum  (öyle derme çatma değil de gerektiğinde doktor tavsiyelerini de inceleyerek ama sadece bir doktorla da sınırlı kalmayarak, İnternet dünyasının her köşesine girerek, gerektiğinde koşar adım çıkarak, kendi deneyimlerimi de katarak ortaya karışık ama akla yatkın) bilgileri paylaşıyorum sizlerle...


varis


 Toplardamarların düzensiz bir şekilde uzayarak 

büklümlü genişlemesi ve kıvrımlar oluşturması 

“varis” olarak adlandırılmaktadır. Latince'de 

“Varix = Kıvrım yapmış toplardamar” 

kelimesinden türetilmiştir.



Varis toplumda çok yaygın görülen bir hastalıktır.  Varis hastalığı sadece kozmetik bir sorun değil,       aynı zamanda çok ciddi şikâyet oluşturarak yaşam    kalitenizi olumsuz yönde etkileyebilmektedir...


Peki, bacaklarınızda ki varis probleminden kurtulmak mümkün mü?
Mümkün ise nasıl?


Günümüzün hastalığı arasında yerini alan, uzun süre ayakta kalmak ve benzeri nedenlerden dolayı toplardamarın şişmesinden kaynaklı genellikle bacaklarda oluşan o kötü görüntüyü gidermek için çok farklı yöntemler var. O kötü görüntünün adı varis ve birçok kadın bununla mücadele etmeye çalışıyor.
Özellikle yaz aylarında sıcağın da etkisiyle artan bu çirkin görünüm tatil keyfinizi bile olumsuz yönde etkiliyor ve keyfinizi kaçırıyor.


                                                      
     Varis sıcak havalarda damarların genişlemesi daha kolay olacağı için çoğalma gösterir.


                                                                                 


Peki, varislerle yaşamaya mahkûm muyuz? Bu yüzden hayatımızın her anında sürekli kendimizi kısıtlamak zorunda mıyız? 

                                                       


Varis için doğum yapmış ve kilolu kadınlar başta olmak üzere 
tüm kadınların ortak sorunudur diyebiliriz. Hatta son yıllarda bilgisayara doğal olarak masa başına bağımlılığın artması ve beslenme düzeninin fast food ağırlıklı olmaya başlaması ile hastalığın başlama yaşı oldukça erken yaşlara inmiş ve 

gençlerin de sorunu olmaya başlamıştır.

Yapılan çalışmalarda ameliyatsız bir şekilde de kişilerin varisten kurtulabileceği dile getiriliyor. Varis sorunu yaşayan kadın ve erkekler gece krampları, bacaklarda kaşıntı ve şişkinlik yaşıyor. Özellikle ayakta kalınca ağrılar başlıyor. Hamilelik ve
 regl dönemlerinde kadınların varislerle ilgili şikâyetleri daha yoğun. Bu gibi rahatsızlıklar varisin başlangıcında görülüyor fakat daha ileri vakalarda özellikle ayak bileği iç tarafında şişme ve deri altında siyaha yakın renk değişikliği yaşanıyor 
ve zamanla bu bölgede yaralar bile oluşabiliyor.
Uzmanlar varis çorabı hakkında çok olumlu bakmıyor 
"En eski yöntemlerden biri olan ve genellikle varisi geçirebileceğine inanılan varis çorabı ise sadece giyildiği sürece rahat ettiriyor ancak çorap çıkarıldığında şikâyetler devam ediyor. Yani sürekli bir tedavi ediciliği yok! "

Öyleyse kapımız yine doğal yollara
çıkıyor..






Varis ileriki safhalarda daha ciddi sorunlara yol açabilir:

Varis Ülseri Nedir?

Genellikle bacağın ön ve alt kısmında bulunan varisli bölgelerde meydana gelen yaralardır.

Varis Ülseri Belirtileri: Ülser genellikle bacağın ön kısmında ve ayak bileğine yakın bir yerde yuvarlak bir yara olarak ortaya çıkar. Ayak bileği şişer, deri esmerleşir ve bazen de ağrı hissedilir.

Varis Ülserinin Nedenleri:Varisli bölgedeki kılcal damarların zayıflaması ve buna karşın basıncın artması, zayıflayan ve basınç altında kalan bölgelerde en ufak bir darbede dahi yara oluşmasına neden olmaktadır. Yara açılan bölge yeterince beslenemediği için varis ülserinin iyileşmesi çok uzun zaman almaktadır.

Varis Ülseri Tedavisi: Tedavi biraz zaman alabilir. Tedavide öncelikle varisler tedavi edilerek yaranın üzerindeki kan basıncı azaltılır ve yaraların iyileşmesi kolaylaşır. Varisler tedavi olduktan sonra yeniden yeterli kan akışı ile beslenmeye başlayan bölgede varis ülserleri büyük oranda kendiliğinden iyileşmeye başlar. Bu süreçte yara bakımı yapmak yaranın iyileşmesine yardımcı olacaktır.



Sağlıklı beslenme ve düzenli gıda takviyeleri sayesinde varisten kurtulmak mümkün mü?

Varisin tedavi yöntemleri arasında yer alan seçeneklerden biri de beslenme alışkanlıklarınızda bazı değişiklikler yapmanızdır. Tükettiğiniz gıdalar, yaşamınızın tüm yönlerini büyük ölçüde etkilediği gibi buna buna varis de dâhildir.  Beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız birkaç yararlı değişiklikle damarlarınız üzerinde olumlu bir etki sağlayabilirsiniz. Bunların çoğu normal bir gününüze kolayca uyum sağlayacaktır. Bazıları daha zorlu olsa da genellikle hepsi oldukça etkilidir ve çok fazla ekstra çaba gerektirmez. Hatta market alışverişlerinizden tasarruf bile edebilirsiniz. 

  

1 Kasım 2015 Pazar

Damar Tıkanıklığının Oluşumu

Damar tıkanıklığı, dünyadaki ölümlerin büyük kısmının sebebidir.Damar tıkanıklığı sebebi ile Türkiye’de ölümle sonuçlanan hastalıkların % 38′ine sebep olmaktadır.
Kalp hastalıklarının başlıca nedeni damar sertliği ve tıkanıklığıdır. Sigara, alkol, şişmanlık, yüksek tansiyon, kolesterol ve dengesiz beslenme gibi çeşitli nedenlerden dolayı kişinin doğumunda esnek ve pürüzsüz yapıda olan damarlar, yaş ilerledikçe sertleşip tıkanmaktadır. Sertleşip hasar gören bölgelerde kolesterol ve benzeri maddeler plaklar oluşturup damarın iç çeperini yavaş yavaş tıkamaya başlar. Damar tıkanıklığı sebeplerinin başlıca nedenleri bu şekilde iken genel olarak yenilen yemeklerden solunan havaya kadar hemen her şey insanda damar tıkanıklığına sebep olabilmektedir.

Damar tıkanıklığının neden oluşur?

Belli bir yaştan sonra daha fazla yaşanan damar tıkanıklığı, birçok insan için problem yaratmaktadır. Ancak damar tıkanıklığını meydana getiren sebepleri, çözücü etkiye sahip bitki özleriyle iyileştirmek mümkündür.
Damarlarda daralma ve tıkanıklıkları çözücü ve idrarla atılımını sağlayan bazı bitkiler ve bitki özleri vardır. Bu yöntemde asıl etkiyi gösteren damar açıcı maddeler suya damlatılarak içilen saf bitki özleridir.Sadece birkaç bitki kaynatarak damarlar açılmaz. Bu şekilde ancak kolesterol düşürülebilir.
Damar açıcı özelliği olan saf bitki özlerinin uzun süren bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkarılmıştır ve bu formüllerin kişiye özel olarak hazırlanmaktadır. Bu nedenle de herhangi bir yan etkisi yoktur. Damar açıcı bitkilerin tedavi ettiği damar tıkanıklığının tedavisi normalde by-pass ameliyatıdır. Ancak damarların iç yüzeyine yapışarak tıkanıklığa sebep olan bu oluşumları çözücü etkiye sahip bitki özleriyle gidermek olasılığı her zaman mevcuttur.

Damar Tıkanıklığı Hangi Hastalıkları Yol Açar?

Kalp damarlarını tutarsa kalp ağrısına (kalp anjinası), enfarktüse; boyun damarlarını tutarsa geçici veya kalıcı inmeye (felç); böbrek damarlarını tutarsa tedavisi zor yüksek tansiyona veya böbrek yetmezliğine; karın veya göğüs içi büyük damarı tutarsa balonlaşma (aort anevrizması) ve patlamaya; bacak damarlarını tutarsa yürüme ağrısına, yaraya, kangrene ve ileri evrede bacak kesilmesi yani amputasyona neden olur. 
Belirtiler ortaya çıkmadan önce tanı konulabilirse birtakım etkin tedaviler ile inme, böbrek yetmezliği, anevrizma ve bacak sorunları önlenebilir.

Nasıl Korunmalıyız?


Damar tıkanıklığı fazla belirtisi olamayan bir hastalıktır. Son derece sessiz olan bu hastalık bazı durumlarda kalp krizi oluşana kadar anlaşılmaz. O nedenle düzenli yapılan kontroller hayat kurtarıcı olabilir.
Bu hastalığın görülme riskini arttıran en büyük faktörler sigara, alkol, yağlı gıdalar ve strestir. Bu nedenle yağlı etlerden, sakatatlardan, hamur işi gıdalardan ve kızartmalardan uzak durup daha çok sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeye dönülmelidir.
Sigara bu hastalığı tetikleyen en büyük etkenlerdendir. Sigara damar içinde plakların birikmesini hızlandırır ve içinde bulunan nikotin kalp atım hızını bozmaktadır. Bu nedenle sigaradan uzak durmak bu hastalık için en büyük adımlardan biridir.
Bu hastalığın çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Halk arasında en çok bilinen yöntem stent ve balon yöntemidir. Bu tedavi yönteminde tıkalı olan damar balon ile açılır ve stent
 takılarak tedavi bitirilir. Ama bu tedaviden sonra tekrar tıkanma ihtimali oluşmaktadır. Bitkisel tedavi yöntemleri de uzman eliyle yapıldığında olumlu sonuç verebilir.



21 Ekim 2015 Çarşamba


BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Toplardamar (Venöz) hastalıklar ve özellikle 

venöz yaralardan (ülser) en eski metinlerde 

bahsedildiği bilinmektedir. Eski Ahit Romalı 

askerlerin kompresyon çorapları kullandıkları 

anlatılmaktadır.Eberus Papirusu ve 

MÖ 5. YY ‘da 

Hipokrat bu konudan bahsetmiştir. Galen 

ülserlerin kara safraya bağlı olduğunu 

söylerken, 
Hipokrat ise venöz ülseri olanların 

uzun süre ayakta durmamalarını önermiştir.

Eski yunan mermer oymalarında ilk variköz 

damarların resimleri görülmektedir. Sonraki 

Arapça tıbbi metinlerde ise basit varis 

(mikroflebektomi) operasyonlarından 


bahsedilmektedir.



19 Ekim 2015 Pazartesi

Çeşitli Tedavi Yöntemleri

VARİSİN ESTETİK TEDAVİSİ

•Radyo frekans yöntemiyle varis tedavisi
•Skleroterapi ile varis tedavisi

VARİSİN CERRAHİ TEDAVİSİ

•Endovenöz lazer ile varis tedavisi


VARİS TEDAVİSİNDE CERRAHİ SEÇENEKLER İÇERİSİNDE YER ALAN RADYO-FREKANS VE LAZER TEDAVİLERİNİ KARŞILAŞTIRILDIĞI BİR ÇALIŞMADA RADYO-FREKANS İLE VARİS CERRAHİSİNİN AYNI TEKNİKLE YAPILAN LAZER CERRAHİSİNE GÖRE AĞRI, YANMA GİBİ HASTA KONFORUNA YÖNELİK PARAMETRELERDE DAHA İYİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI.


HER İKİ TEKNİKLE YAPILAN TEDAVİDE VARİS OLAN DAMARLARDAKİ TIKANIKLIĞIN 10 AYDA
% 98 OLARAK AYNI ORANDA TEKRARLADIĞI GÖRÜLDÜ.


14 Ağustos 2015 Cuma

Varis hastalığı ile ilgili bilinmeyen gerçekler


Varisin, bacaklarımızdaki pislenmiş kanı arındırıp temizlemek üzere akciğere götüren yüzeysel toplardamardaki yetmezliktir.

Varisin, bacaklarımızdaki pislenmiş kanı arındırıp temizlemek üzere akciğere götüren yüzeysel toplardamardaki yetmezliktir. Bacaklardaki pis kan farklı işlevler yardımı ile pompalanıp akciğere gider. Bu kanın yer çekimi sayesinde tekrar geri gelmesine bacağımızdaki toplardamarlarda bulunan kapakçıklar izin vermez. Bu kapakçıkların da farklı kalıtımsal ve başka etkenler sonucu görevini yapamaz duruma gelmesi halinde; akciğere giden kanın, yer çekimi kuvveti ile geriye gidip bacak toplardamarında toplanarak öncelikle kendini belli eden varis ismi verilen hastalığı ortaya çıkartır. Genelde her 4 bayandan 1 tanesinde mutlaka meydana gelir. İlk başta göz ardı edilen bu şikayetlerin, ileri zamanlarda iyileşmeyen yaralara, enfeksiyonlara, ve damar içi pıhtılaşmalar gibi büyük sorunlara neden olabilir. Ülkemizde genelde 4 bayandan birinde de bu hastalık belirtileri bulunur. Bacakların sağlıklı olması için yapılacak önemli durumlar vardır. Genelde bacaklarımızı çok hareket ettirmeliyiz. Bacak kaslarının tatillerde, uzun süreli yolculuklar esnasında araçtan inip yürümek gerekir, mümkün mertebe günde 30 dakika bacaklarımızı yukarıya doğru kaldırılmalı, bacakların yattığımız yatakta da yüksek seviyede olması gerekir.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Peki bunu biliyor muydunuz?

Pelvik konjesyon sendromu tıpkı bacaklardaki varis hastalığı veya erkeklerde testis çevresinde görülen varikosele benzer. Yani o bölgedeki toplardamarların çalışmasında bir sorun vardır ve kan kalbe doğru ilerlemesi gerekirken geriye doğru kaçar. Damarları vücudumuzdaki otoyollara benzetebiliriz. Dört şeritli bir otoyolun üç şeridinin tersine aktığını varsayalım böyle olunca, bitmek bilmez bir trafik yoğunluğu yani "konjesyon" gelişir. Pelvik konjesyon sendromunda rahim, yumurtalıklar ve tüplerin etrafındaki toplardamarlarda anormal bir basınç artışı ve genişleme olur ve bu durum kronik ağrılara sebebiyet verir.

Kadınların bir kısmının bu şekildeki karın ağrıları nedeniyle sürekli doktor doktor gezdiğini fakat tanı konusunda çoğu merkezde yetersizlik bulunduğunu ve bazı hekimlerin ise tanı alınsa dahi bu hastalığın tedavisi konusunda ciddi bilgi eksiklikleri olduğunu biliyor muydunuz.
Pelvik konjesyon sendromunun tıpkı bacaklardaki varis hastalığı veya erkeklerde testis çevresinde görülen varikosele benzer.
Yani o bölgedeki toplardamarların çalışmasında bir sorun vardır ve kan kalbe doğru ilerlemesi gerekirken geriye doğru kaçar. Damarları vücudumuzdaki otoyollara benzetebiliriz. Dört şeritli bir otoyolun üç şeridinin tersine aktığını varsayalım böyle olunca, bitmek bilmez bir trafik yoğunluğu yani "konjesyon" gelişir. Pelvik konjesyon sendromunda rahim, yumurtalıklar ve tüplerin etrafındaki toplardamarlarda anormal bir basınç artışı ve genişleme olur ve bu durum kronik ağrılara sebebiyet verir.
Karın alt bölgesindeki iç organlar çevresinde toplardamar genişlemesi ve basınç artışı anlamına gelen "Pelvik Konjesyon Sendromu tanısı zor bir hastalıktır.


Peki Pelvik konjesyon sendromu nedir?
Tıpkı baş ağrısı gibi, alt karın ağrısı da toplumda oldukça sık görülür ve kadınların yaklaşık üçte biri yaşamları boyunca en az bir kez kronik alt karın ağrısından muzdarip olurlar. Son yıllarda özellikle tıbbın görüntüleme alanındaki gelişmeleri bu ağrıların bir kısmının "pelvik konjesyon sendromu"na bağlı olabileceğini göstermiştir.

Bu hastalıktaki ağrı ve diğer şikayetlerin özellikleri nelerdir?
Ağrı künt ve kıvrandırıcı sancı tarzında olabilir. Karın alt bölgesinde olabileceği gibi bele ve kasıklara da yayılabilir. Bazı durumlarda sadece belde görülebilir. Mens dönemlerinde, cinsel ilişki sonrası, gebelikte ve uzun süre ayakta kalınan yorucu bir günün sonunda ağrı daha belirgin hale gelebilir.
Anormal kanamalar, idrar yaparken yanma ve sık idrar yapma, vajinal akıntı veya eşlik edebilecek kasık veya dış genital bölgede varisler diğer olası eşlik eden durumlardır.

Toplumdaki sıklığı nedir?

Bu hastalıkta çoğu zaman doğru tanıya ulaşılamadığı için kesin rakamlar vermek çok gerçekten çok zor. Ancak ABD başta olmak üzere batı ülkelerindeki istatistiklerden biliyoruz ki, kronik karın ağrısı jinekoloji vizitlerinin %10-15'ini oluşturmaktadır. Bu hastalardan en az %30'unun yani üçte birinde temel sebebin pelvik venöz konjesyon olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Yani nispeten çok sık olduğunu söyleyebiliriz.

Risk faktörleri nelerdir?
Tipik olarak doğurganlık döneminde yani 45 yaş altında görülür. İki veya daha fazla gebelik öyküsü bulunması, riski artırmaktadır. Hiç gebe kalmamış bir hastada pelvik konjesyon sendromunun çok nadir görüldüğünü biliyoruz. Polikistik over hastalığı, bacaklarda dolgunluk ve ödem ve hormonal bozukluklar diğer riskler arasında sayılabilir.

Tanı nasıl konulur?
Mutlaka tıbbi görüntülemeye ihtiyaç vardır. Jinekolojik rahatsızlıklarda genellikle ilk başvurulan yöntem ultrasonografidir. Ultrasonografiyi çoğu merkezde bizzat kadın doğum uzmanları gerçekleştirmektedir ve hastayı bu konunun uzmanı olan radyologlara yönlendirmemektedirler. 
Bu da ne yazık ki tanı almada problemlere yol açmaktadır. Ultrasonografi esnasında bir takım özel manevralar yaptırılması veya incelemenin ayakta veya oturur pozisyonlarda tekrarlanması bulguların saptanmasını kolaylaştırır. Yine transvajinal yolla yapılan ultrasonografi bazı durumlarda daha iyi görüntüleme sağlayabilir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans   Görüntüleme (MRG) gibi yöntemlere problem çözücü olarak başvurulabilir. Bazı hastalarda ise başka nedenlerle yapılan bu tetkiklerde, pelvik venöz konjesyon sendromuna ait bulgular tesadüfen saptanabilir.

Tedavide neler yapılabilir?
Tedavide tek kesin çözüm embolizasyon ile elde edilebilir. Embolizasyon dediğimiz yöntem genel tabiriyle damar içinden yaklaşımla, damarların veya organın beslenmesinin veya kan akışının kesilmesidir. Embolizasyonda toplardamarlar içinden sorunlu bölgeye ulaşılır ve çeşitli yöntemlerle sorunlu damarın kan akışı engellenir. Bu işlemi, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip ve üst ihtisas eğitimini tamamlamış girişimsel radyologlar başarı ile gerçekleştirebilir.

Tedavinin başarı oranı nedir?
Yüzde 95 olguda işlem sırasında sorunlu damarlara teknik olarak ulaşmak mümkündür ve bu hastaların da %85-90 kadarı işlemden yarar görürler.